Boğaziçi Lubunca davasında beraat kararı

2019’da atılan bir e-posta üzerinden Lubuncayı hakaret addederek açılan davanın karar duruşması görüldü, lubunya öğrenci beraat etti.

2019’da atılan bir e-posta üzerine Lubuncayı hakaret addederek açılan davanın karar duruşması dün (21 Eylül 2023) görüldü.

2021’de kayyum rektörün kapattığı Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün 2019 yılında üyelerine attığı bir e-posta üzerinden açılan davada, ölüm tehditleri alan LGBTİ+ öğrenci, “İstiklal Marşını alenen aşağılamadan” yargılanıyordu. Davanın gerekçesi, Savcının LGBTİ+ alt kültürüne ait Lubunca dilini hakaret addetmesi. İki kişinin üç yıl sonra yargılanmasına yol açan süreci başlatan ise hükümete yakın medya organlarının karalama kampanyalarıydı.

Bir önceki duruşmada savcı mütalaasını açıklamış ve kulüp üyelerine e-postayı gönderen öğrenci hakkında mahkumiyet, sosyal medya kullanıcısı hakkında ise beraat istemişti.

Boğaziçi Üniversitesi LGBTİA+ Çalışmaları Kulübü, mütaalaya karşı savunma verdiği ve kararın açıklandığı duruşmanın seyrini paylaşırken “Bu dava LGBTİ+ kimliklerimize açılmış siyasi bir savaşın uzantısıdır. Baştan yargılanmamızın bile absürt olduğu bu davada beraat dışındaki bir karar LGBTİ+’lara uygulanan ayrımcı politikaların bir yansıması olacaktır” dedi.

Karar duruşması hakimin salona girmek isteyen seyirci sayısını dört kişiyle sınırlamaya çalışıp itirazları kabul etmemesiyle başladı. Avukatların “Kolluk kuvvetleri ayakta takip edebiliyorsa izleyiciler de sessiz bir şekilde takip edebilir” görüşüne karşı çıkan hakim duruşma düzeni sağlanamadığı için itirazların devam etmesi durumunda duruşmayı erteleyeceğini söyledi ve mahkeme zaptına geçti. Avukatların sözlü itiraz etmesini kabul etmeyen hakimin “İsterseniz yazılı itiraz yapın” demesinin ardından duruşmaya beş dakika ara verildi.

Boğaziçi LGBTİA+, daha önce de duruşmanın büyük salonda görülmesini talep etmişti ve reddedilmişti. Kolluk kuvvetinin dışarıya çıkarılması talebi de kamu adına davayı takip ettiği gerekçesiyle reddedilmişti.

Mahkeme zaptına salona 3+1 (koltuk düzeni) şekilde 4 kişi alınmasının gerekçesi COVİD koşulları olarak geçti.

Hakim büyük salon talebini “yürümek zorunda değilim” diyerek reddetti

İlk duruşmada da yargılanan öğrencinin sözlü savunması yaptırılmamış, “Yazılı sunacaksanız gerek yok” denilmişti. Karar duruşmasında aranın ardından hakim sözlü itirazı kabul etmediği için “Sözlü yargılama esastır” ilkesini hatırlatan avukata hakim “O sanık için geçerli sizin için değil” dedi. Avukatlara söz verilmeden savunmaya geçilmesi istendi, avukatlar itiraz etti. Duruşma şartları sağlanamadığı, savunmaların sağlıklı bir şekilde değerlendirilemeyeceği için gerekçesiyle avukatlar erteleme ve bir sonraki duruşmada daha büyük duruşma salonu talep etti. Kamu adına savcılık makamının takip ettiği dolayısıyla kolluk kuvvetlerinin olmasına lüzum olmadığı avukatlar tarafından ifade edildi.

Hakim, daha büyük bir salona geçme yükümlülüğü olmadığını “Başka bir salona yürümek zorunda değilim” diyerek reddetti ve dava ertelenmedi. Yargılanan öğrencinin sözlü savunma yapmasını istemediğini ise “Yazılı sunarsın okuruz, benim o kadar vaktim yok” diye ifade etti.

Avukat: Şerefsiz olmakla LGBTİ+ olmak kıyas kabul şeyler mi?

Kısa olması istenerek yargılanan öğrenciden sözlü savunması istendi. Öğrencinin savunması birinci paragrafta hakim tarafından “Konumuz LGBT değil” diyerek kesildi. Savunmasında öğrenci “Lubuncayı yargılıyorsunuz, dolayısıyla LGBT’yi yargılıyorsunuz. Kendimle gurur duyuyorum, LGBTİ+ oluşumla gurur duyuyorum. Bunu (Lubuncayı) hakaret olarak kullanmam mümkün değil. Savcılık makamı ayrımcılık suçu işliyor. LGBTİ+ olmayı aşağılayan onlar, mağdur olan benim. Lubuncanın hakaret olarak nitelendirilmesi ve bu davanın açılması bile ayrımcılıktır” dedi.

Avukatlar savunmada kapalı bir iletişim grubundaki e-postanın dışarıya çıkarılarak servis edildiğini ve bir linç ve saldırı kampanyasına çevirildiğini hatırlatarak “Aleniyet kapalı bir e-posta grubunda olmaz, aksine bu iletişime dair gizlilik ilkesinin ihlalidir. Mesele başından beri İstiklal marşı değil, zira istiklal marşının sözlerinin değiştirildiği onlarca örnek var. Dolayısıyla tabii ki burada ayrımcılık arayacağız, bu sadece arkadaşımız ve onun aracılığıyla LGBTİ+’lara saldırmanın bir aracı haline getirildi. Mahkemenin, delillerin hukuka aykırı elde edilmesi sebebiyle dosyayı başından reddetmesi gerekirdi. Aleniyet unsuru sosyal medyada paylaşıldığı için oluştu deniyor mütalaada. Sosyal medyada paylaşan arkadaşımız değil ki” dedi.

Yargıtay kararlarından aleniyet unsuruna dair örnekler verilerek “Birden çok kişiye metnin ulaşması bir aleniyet unsuru taşımaz, zira aleniyetin kriteri insan sayısına bağlı değildir. “Aşağılama kastıyla hareket ettiğine dair hiçbir gösterge yoktur aksine bunun tersi defalarca ifade edilmiştir. Burada yargılanan İstiklal marşına hakaret suçlaması değil, LGBTİ+’lardır” denildi.

Hakim, avukata “Kişi kendini şerefsiz olarak tanımlasa ve karşı tarafa şerefsiz dese bunu aşağılama kabul etmeyecek miyiz?” diye sordu. Avukat şerefsiz olmakla LGBTİ+ olmanın kıyas kabul edilemez olduğunu söyleyince savunması hakim tarafından “Siyasete girmeyelim” denerek kesilmeye çalışıldı. Avukat “Başından beri size neden bunun ilgili olduğunu anlatmak istiyorum. Lubuncayı aşağılama gerekçesi kabul edersek varoluşlarının aşağılık olduğunu söylemiş olacaksınız ve bu topluma ait olmadığını söyleyeceksiniz” dedi.

Duruşmanın sonunda mahkeme kararı açıkladı. Kulüp üyelerine e-postayı gönderen öğrenci beraat etti, sosyal medya kullanıcısının hükmü geriye bırakıldı.

https://kaosgl.org/haber/bogazici-lubunca-davasinda-beraat-karari