Genç evlilik mağduriyetleri artıyor

Toplumda giderek artan taciz ve tecavüz iftiraları büyük mağduriyetler yarattı. Mevcut kanunlarda herhangi bir delile dayanmayan, sadece kadının beyanını esas alan düzenlemeler nedeniyle ortaya çıkan mağduriyetler toplumda derin yaralar açıyor…

Son yıllarda gerek evliliklerde ve gerekse evlilik dışı kadın v erkekler arasında taciz ve tecavüz iddialarına ilişkin davalar artmaya başladı. Yapılan son yasal düzenlemelerde bu tür iddialar karşısında hukuk sistemi kadının beyanını esas alıyor. Kadının " bu kişi beni taciz etti" şeklindeki beyanı gerçek kabul edilip, gerekli somut delil ya da delillerin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın erkek aleyhine hüküm verebiliyor. Söz Konusu Aile Birliği Derneği de son yıllarda bu tür taciz ve tecavüz davalarının arttığına dikkat çekiyor. Dernek Başkanı Serkan Gürsoy, "Severek evlenmiş aile yuvası kurmuş devletimiz tarafından nikah cüzdanı verilmiş çocuk sahibi olmuş binlerce genç evlilik mağduru erkek-babaları adalet sistemi tecavüzcü diye lekeleyerek hapse kadını koruduğunu söyleyen siyaset sistemimiz kadını ve çocuklarımızı sokaklara terk etmiştir. Burada rızaları dışında ve zorla evlendirilen gençlerimiz tabii olarak hariçtir ve gerekli hukuki tedbir ve cezai müeyyideler uygulanmalıdır" diye konuştu. YASALAR NE DİYOR? Dernek Başkanı Serkan Gürsoy Ticari Hayat'a yaptığı açıklamada yasal düzenlemelere dikkat çekerek şunları söyledi: "TMK 124 Erkek ya da kadın 17 yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir. -Burada 18 yaşından küçük evliliğin suç olduğunu bilmeden ya da bilmelerine rağmen sevgileri uğruna birlikte olmuş evlenmiş birçok durumda aileleri(Anne-baba)rıza göstermiş çocuk sahibi olmuş hatta devlet kurumları tarafından nikahlanıp nikah cüzdanı verilmiş binlerce genç erkek tecavüzcü ve hatta babaları da suçlu gibi ağır cezalar verilmekte hapse atılmaktadır. Zina suç olmaktan çıkarılmış bir çok gencimiz nikahsız birliktelikler yaşamakta evlilik kurumundan uzaklaşmaktadırlar .İslami inancımızda ve diğer dinler de de zina suçtur ve cezası vardır. 743 SAYILI Atatürk dönemi Kanun i Medeni'sinde (17.02.1926) Madde 10 Mümeyyiz olan reşit, medeni hakları kullanmağa salahiyettardır. B) RÜŞT Madde 11 Rüşt, on sekiz yaşın ikmaliyle başlar. Evlenme, kişiyi reşit kılar. C) KAZAİ RÜŞT Madde 12 On beş yaşını ikmal eden küçük, kendi rızası ve ana ve babasının muvafakati ile mahkeme asliyece mezun kılınabilir. Vesayet altında ise, vasi de dinlenir. Madde 88 Erkek on sekiz ve kadın on yedi yaşını ikmal etmedikçe evlenemez. Şu kadar ki hakim, fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni on beş yaşını ikmal etmiş olan erkek ve kadının evlenmesine müsaade edebilir. Ana ve baba ve vasi de dinlenir. 743 sayılı Atatürk dönemi Kanun i Medeni' sinde evlilik yaşı aile kurumunun korunması için istisnai durumlarda 15'dir. ANAYASA MADDE 2 Kanunların hukuk güvenliği sağlaması bu doğrultuda geleceğe yönelik istikrarın korunabilmesi için kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar. Yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gereği kazanılmış hakların korunması yürürlüğe giren kanunların geçmişe etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir. Madde 41 Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Bu öneme binaen Devlet ailenin huzur ve refahını sağlamak ve bu konuda gereken tedbirleri almak konusunda bir yükümlülük yüklemiştir. Ancak burada ailenin erkeğin tecavüzcü olarak hapse atılması ve genç kadının çocuklarıyla sokaklara terk edilmesi aileye koruma değil tam bir yıkım getirmektedir. Madde 102 (Değişik madde: 18.062014 t. 6545 s. K. m.58) (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiilin vücuda veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır. TCK 103 Madde aynen şu şekildedir; (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Ayrıca T.C.K. MADDE (102,103,104,105) yaygın bir şekilde iftiralara ve hatta bazı annelerin boşanma esnasında velayeti almak eski eşlerinin öz evlatlarına kız öğrencilerin (yüksek not ve sınıf geçebilmek) için öğretmenlerine İslam'a saldırı için imamlara genç kızların sevgililerine polis ve askerlerimize sistemli ve organize bir şekilde taciz ve tecavüz iftiralarına dönüşerek haksız ve hukuksuz biçimde somut delil bilgi ve belgeler olmadan cezalar verilmektedir. Bu uygulamalar en temel hukuk ilkesi olan Anayasamızın 38. maddesinde "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." şeklinde ifade edilen masumiyet karinesi aynı zamanda savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde dahi sınırlandırılamayan mutlak bir temel haktır. İftira mağduru bir çok erkek burada baştan suçlu olarak kabul edilerek kişinin suçsuzluğunu ispatlaması istenmekte suçsuzluk karinesi çiğnenmektedir. Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanunu' nun Kamu Davasını Açma Görevi başlıklı 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet Savcısı soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir.(YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/819 Karar : 2018/4172 Tarih : 01.03.2018) HAKLARI İADE EDİLMELİ Tüm bu bağlamda sosyal tarafsız eşitlikçi ve en temel ilkelere aykırı tutum ve kararlar gözden geçirilerek özellikle genç evlilik mağduru kardeşlerimizin hakları iade edilmeli aile yuvaları ve yavrularımız babalarına kavuşturulmalıdır. Taciz ve tecavüz vakaları titizlikle araştırılmalı somut delil bilgi belge ses kaydı video doktor raporuna dayanarak hukuk devleti ilkesinin gerekleri yerine getirilerek soruşturma ve yargılamalar yapılmalı iftira ve hukuk gasplarının önüne geçilerek masum insanların hakları korunmalı iftirası ispatlananlara uygulanmayan hukuki yaptırım ve cezalar işler hale getirilmelidir. Buradaki en önemli husus kadını ve çocukları koruyalım derken feminizmin yaygara ve dayatmalarıyla ADALET VE YARGI tahakküm ve baskı altına alınarak erkeklere iftiralara masum insanların lekelenmesine temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına ve adaletsizliklere hatta aile yuvalarının yıkılmasına toplumun çatışmasına ve güvensizlik ortamı oluşturmaya çalışılmakta adalete olan güven duygusu sekteye uğratılmaktadır. Hadis i Şerif "Bir devlet adl (adalet yükselir), zulüm ile yıkılır. En öncelikle ve temel anlayışımız herkes için eşit ve adil bir düzen ve adalettir . Burada tüm toplum kesimleri ile özellikle siyasetçilerin adli makamların ayrımcı ve cinsiyet odaklı yaklaşımları terk ederek şeytani küresel çetenin fonladığı yerli işbirlikçileri (Kadın dernekleri eşcinsel dernek ve oluşumlar)titizlikle incelenmelidir. Özellikle Mustafa Kemal ATATÜRK "Feminizm sosyal bir terördür" diyerek cinsiyet temelinde erkeği ve kadını ayrıştıran çatıştıran kadın derneklerini kapattırmıştır. Aile küçük devlet demektir. Haydi hep birlikte "Aileme Dokunma" diyerek bu necip milletimizi ve devletimizi yeniden inşa sürecine katkıda bulunalım."

https://www.ticarihayat.com.tr/genc-evlilik-magduriyetleri-artiyor