Öğrencilerin Öfkesini Örgütleyeceğiz
Özgürlükçü Gençlik Merkez Koordinasyon; "Öğrencilerin Öfkesini Örgütleyeceğiz.
Özgürlükçü Gençlik Merkez Koordinasyonu tarafından yapılan açıklama şu şekilde; Bunun karşısında duran tüm güçlere yönelik çok boyutlu saldırılar ise her gün artıyor. Yakın zamanda, Beyazıt'ta ve Ankara'da olduğu gibi Adana ve İzmir'de de faşist çetelerin düğmesine basılmış; İzmir Demokrasi Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi'nde arkadaşlarımız hedef gösterilmiş, saldırıya uğramıştır. İzmir'de "terör örgütü propagandası yapma" gerekçesi ile sabah operasyonuyla evlerimiz basılmış, arkadaşlarımız gözaltına alınmıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde "bu eylemleri alışkanlık haline getirdikleri" gerekçesiyle arkadaşlarımıza uzaklaştırma cezası verilmiştir. Ankara'da çalışmalarımıza katılan kişiler, emniyet tarafından aranmış, asılsız söylemlerle çalışmalarımız kriminalize edilmeye çalışılmış, arkadaşlarımıza gözdağı verilmek istenmiştir. Birçok ilde sosyal medya paylaşımlarımız gerekçe gösterilerek arkadaşlarımıza davalar açılmıştır. İktidar ve ortakları gençliğin örgütlü gücünden korkmaktadır. Bu ve benzer saldırıların bize ve diğer gençlik örgütlerine yönelmesiyle gençlik hareketinin bütünü sindirilmeye çalışılmaktadır. Özgürlükçü Gençlik bu saldırılara bulunduğu her yerde cevap verecek, yaşamlarımıza ve geleceğimize savaş açanların karşısında durmaya devam edecektir. Çağrımız tüm arkadaşlarımıza: Hiçbir arkadaşımız bizimle yürümekten en ufak bir tereddüt duymamalıdır. Bu saldırıların hiçbiri tabutlara dönen asansörlerden, kefen olan yorganlardan, her gün zehirlendiğimiz yemekhanelerden, kalmak zorunda bırakıldığımız yurtlardan, kölece çalışma koşullarından, bizi mahkûm etmek istedikleri bu yaşamdan daha korkunç değildir. Birileri bu ülkeyi bir cehenneme dönüştürmekte kararlıysa biz de bunun karşısında durmakta en az onlar kadar kararlıyız. Baskılar bizleri bu ölüm düzenine alıştırmaya yetmeyecektir. Örgütümüz, tüm üye ve birimleriyle işçilerin, gençlerin, kadınların, LGBTİ+ların, çocukların özgürlük arayışını büyütmeye, doğayı ve yaşamı savunmaya bir adım geri atmadan devam edecek. Şubat ayında Lenin Eğitimi Kampı'mızın ilk oturumunu tamamlayıp Üniversiteler Meclisi'mizi topladık. Toplantımızda dünyadaki, bölgemizdeki ve üniversitelerdeki gelişmeler hakkında yaptığımız değerlendirmeler kısaca şöyledir: Dünya çoklu krizlerle sarsılırken ekolojik çöküş siyasi süreçleri giderek daha fazla etkilemektedir. Hegemonya kriziyle katmerlenen bu süreç başta enerji kaynakları olmak üzere doğal varlıklar üzerindeki emperyalist rekabeti tetiklemektedir. Ukrayna, Filistin ve Tayvan'da ABD-AB emperyalist bloğunun yürüttüğü savaşlarla yeni bir dünya savaşına giden süreç hızlanmaktadır. Küresel çaptaki ekonomik krizin neoliberal ekonomi anlayışında değişime yol açtığı, küreselleşme karşıtı, korumacı stratejiler benimsendiği görülmektedir. Türkiye'ye benzer bir biçimde faizlerin yükseltilmesi, iç talebin ve ücretlerin baskılanması küresel çapta yaşanan bir durumdur. Bu durumun yarattığı yoksullaşma ve kitlelerde biriken öfke, işçi sınıfı eksenli bir siyasal özne ile buluşmadığından faşizan liderlerin ve rejimlerin yükselişine yol açmaktadır. Bu olgular faşizmin esnek/neo karakterde açığa çıkmasına sebep olmaktadır. Zeigarnik Etkisi: Bir Yarım Kalmışlık Sendromu Türkiye'nin Ukrayna-Orta Doğu hattındaki jeopolitik konumu ve kutuplaşmış politik atmosferi, ülkeyi potansiyel savaş coğrafyalarından biri haline getirmektedir. Seçimlerin ardından birikim modeli krizini aşmaya yönelik belirlenen ekonomi politikası işgücünün güvencesizleştirilmesi ve ucuzlaştırılması sürecini ivmelendirmiştir. Daha fazla yaşam alanının maden sahası olarak ruhsatlandırılması Anadolu'nun her yerinde yeni emek coğrafyalarının oluşmasının ve doğal varlık yağmasının önünü açmıştır. Rezerv Alan Yasası ile yerleşim yerlerinin imara açılması da büyük bir mülksüzleştirme ve proleterleşme dalgasını beraberinde getirecektir. Bu, üniversiteli gençliği ve MESEM örneğinde görüldüğü gibi çocukları da içine alan bir dalgadır. Tüm bu değerlendirmelerin ardından meclisimiz bahar dönemini karşılamayı önüne koymuştur. Üniversiteler Meclisi'miz, Özgürlükçü Gençlik 4. Konferansı'nı 2024 Mayıs ayında gerçekleştirme kararı almıştır. Konferansa giden süreci örgütlerken; 8 Mart'ta kadınların, Newroz'da doğanın ve ezilen halkların, 1 Mayıs'ta işçi sınıfının özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak sokaklarda olacağız. Özgür, demokratik üniversite mücadelemizi işçi sınıfının mücadelesiyle büyütmeye devam edeceğiz. Yoksulluk giderek derinleşirken yurtlarda, yemekhanelerde, kampüslerde, çalıştığımız işyerlerinde bize dayatılan yaşam koşullarına karşı taleplerimiz etrafında birleşeceğiz. Geçinemeyen öğrencilerin öfkesini örgütleyeceğiz. Taciz ve şiddete karşı CİTÖK kurma çalışmalarını ve özsavunma atölyelerini yoğunlaştıracak, kolektif çalışmalarla kadınların güçleneceği alanlar yaratacağız. Kampüsleri, sokakları kadın dayanışmasıyla özgürleştireceğiz. Bilimin ekolojik bir toplum yararına üretilmesi için mücadele edecek, yaşam alanlarımızı savunacak ve ekokırım suçlarının karşısında olmaya devam edeceğiz. Üniversitelerde antikapitalist bir ekoloji hareketini yeşertip büyüteceğiz. LGBTİ+ karşıtı politikalarla, LGBTİ+ları toplumdan soyutlama çabaları karşısında yan yana geldiğimiz alanları artıracak; eşitlik mücadelemizi kampüslerden mahallelere tüm renklerimizle görünür kılacağız. Kültür-Sanat çalışmalarımızla gençliğin mahkûm edilmek istendiği yalnızlığı, karamsarlığı yırtacağız. Kendi konserlerimizi, sergilerimizi, oyunlarımızı, festivallerimizi örgütleyip neşeyi, dayanışmayı ve umudu büyüteceğiz. Çocukların erkek egemen kapitalist sistem içindeki güçsüz ve nesne konumundan sıyrılması için senelerdir emekçi semtlerde yaptığımız çocuk çalışmalarını üniversite topluluklarıyla daha da güçlendireceğiz. Bulunduğumuz her şehirde ve alanda deprem bölgesiyle dayanışma çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Tüm arkadaşlarımızı mahkûm edilmeye çalışıldığımız bu yaşama karşı bir araya gelmeye, baharı birlikte karşılamaya çağırıyoruz.