a
admin

admin

26 Temmuz 2024 Cuma

DİĞER YAZARLARIMIZ

AYM’den İlk Üç Ayda 529 Hak İhlali Kararı: 

AYM’den İlk Üç Ayda 529 Hak İhlali Kararı: 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AKP’nin 22 yıllık iktidarında artış gösteren hak ihlalleri, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) gündeminde yer alıyor. AYM, son olarak 2024’ün ilk üç ayını içeren “23.09.2012-31.03.2024” yıllarını kapsayan bireysel başvuru istatistiklerini yayımladı. Buna göre, 2024’ün ilk üç ayında AYM’ye toplam 4 bin 128 bireysel başvuru yapıldı. Ancak yüksek mahkemenin geçmiş yıllardan da devreden ve hâlâ görülmeye devam eden anlamına gelen “derdest başvuru” sayısı 18 bin 907 olarak belirtildi.

AYM, veriler kapsamında başvurular için aldığı kararların türlerine göre de sayısal bilgileri paylaştı. Buna göre, yüksek mahkeme 2024’te toplam 529 dosyayı “en az bir hakkın ihlal edildiği” yönünden karara bağladı. Bunun yanı sıra mahkeme, 2013’ten Mart 2024’e kadar toplam 73 bin 89 dosyada bu yönden karar verdi.

EN FAZLA İHLAL EDİLEN HAK ‘MAKUL SÜREDE YARGILANMA’

Cumhuriyet’in haberine göre; mahkemenin “en az bir hakkın ihlal edildiği” yönünden aldığı kararlardan “makul sürede yargılanma hakkı” çıkarıldığında toplam sayı 16 bin 646’ya düştüğü saptandı. Yani mahkemenin ihlal yönünden aldığı kararlar arasında yargı sisteminde en fazla ihlal edilen hakkın “makul sürede yargılanma hakkı olduğu” ortaya çıktı. 2013-Mart 2024 arasındaki verilere bakıldığında; ihlal kararlarının hak ve özgürlüklere göre dağılımında makul sürede yargılanma hakkının en çok ihlal edilen hak olduğu saptandı.

Mahkemenin 2013-Mart 2024 arasında aldığı ihlal kararlarında en fazla ihlalin “makul sürede yargılanma hakkında” olduğu belirtilirken, bu hakkı “adil yargılama hakkı”, “mülkiyet hakkı” ve “ifade özgürlüğü” takip etti. Mahkeme ihlal yönünden verdiği kararlarda 56 bin 443 bireysel başvuruda “makul sürede yargılama hakkının ihlaline” karar verdi.

Bu sayı, ihlal kararlarının yüzde 76’sını oluşturdu.

https://www.gercekgundem.com/siyaset/aymden-ilk-uc-ayda-529-hak-ihlali-karari-en-buyuk-sorun-uzun-suren-yargilamalar-472050

Devamını Oku

Adana’da çocuk yaşta evlendirilen Melek Ertekin, şiddet ve ölüm tehditleriyle mücadele ediyor

Adana’da çocuk yaşta evlendirilen Melek Ertekin, şiddet ve ölüm tehditleriyle mücadele ediyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İlkhaber Gazetesi’nden Bayram BULUT’un haberine göre; Melek Ertekin, henüz 14 yaşındayken teyzesinin oğluyla zorla evlendirildi. Bu evliliğinden 1 çocuğu oldu. Yaklaşık 1.5 yıl evli kaldıktan sonra uğradığı fiziki şiddet nedeniyle ayrıldı. Melek Ertekin 2009 yılında ise, ikinci evliliğini yaptı. Dini nikah ile babası tarafından kendisinden yaklaşık 17 yaş büyük M. S. ile evlendirildi. Bu evlilikten Melek Ertekin’in 3 çocuğu oldu.

KENDİ YARALARINI KAPATARAK GÜZELLİK UZMANI OLDU

Ancak eşinden şiddet ve işkence gören Melek Ertekin, 2019 yılına kadar bu evliliğe dayanabildi. Kemerle dayak yiyen ve üzerinde sigara söndürülen Melek Ertekin, 2019 yılından çocuklarını alarak kaçmak zorunda kaldı. 6 ay sığınma evinde kaldı. 4 yıl ise gizlilik kararı ile hayatını sürdüren Ertekin, daha sonra bu süre zarfında kendi ayakları üzerinde kalmaya çalıştı. Ertekin, güzellik uzmanı olmak istedi. Kursa gitti. Kendi üzerindeki işkence izlerini yok etmeye çalışarak güzellik uzmanlığını geliştirmeye çalıştı. Ölüm kararı verilen Ertekin’in tek isteği ise yaşamak.

YILLARCA İŞKENCEYE MARUZ KALDIM

 Melek Ertekin (37), kendisinin çocuk yaşta evlendirildiğini belirterek, “Doğunun 14 yaşındaki çocuk gelinlerinden biriyim. Teyzemin oğlu ile 2004 yılında evlendirildim. 2009 yılında dini nikah ile 2. evliliğimi M. S. ile yaptım.  Evliliğim boyunca eşimden şiddet ve işkence gördüm. Evliliğimden 3 çocuğum oldu. Evlilik sürecimde yıllarca eşinin işkencesine mağdur kalmış bir insanım. Vücudumda yanık izleri var, kemer izleri var, bıçak izleri var, sigara yanığı izleri hala var” dedi.

BİZDE BOŞANMA YOK, TÖRE VAR

Eşinden kaçtığını anlatan Ertekin, “Eşim Diyarbakırlı. 2019 yılında dayanamadığım için eşimden ayrıldım. Törelerden ötürü bizde boşanma yok denildiği için kaçtım. Yaklaşık 6 yıl hayatımı kaçarak geçirdim. 4 yıl içinde 6 ay sığınma evinde kaldım.  Gizlilik kararı ile hayatımı sürdürdüm. Daha önce üç çocuğumun velayeti bendeydi. En büyük oğlum A. C.’yi üç yıl kaçırdı. Şu an aynı sistemi diğer çocuklarım üzerine kuruyor. Geçen yıl beni darp ettiği için parmaklarım ve kaburgam kırıldı. Aylarca çalışamadım. Fizik tedavi gördüm. KADES ile elinden kurtuldum. Çocuklarıma uğradığım şiddet nedeniyle bakamadığım için yurt aldı. Çocukların geçici velayetini vermek zorunda kaldım” diye konuştu.

ÖLÜM KARARIM VERİLMİŞ

Ölüm emrinin 14 yaşındaki oğluna verildiğini öne süren Ertekin, “Velayeti verdiğimden beri 1 yıldır ben çocuklarımı görmüyorum.  Hala tehditleri devam ediyor. Devam etmesi yetmiyor. En büyük oğlum A. C.’ye ölüm kararım verildi. Şu an A. C.  Beni öldürmek istiyor. Bununla ilgili savcılıkta kanıtlarımız var, delillerimiz var” şeklinde konuştu.

ÖLMEK İSTEMİYORUM

Ertekin sözlerini şöyle tamamladı;

“Bu kadar mağduriyet yaşamama rağmen artık beni koruyan kimse kalmadı arkamda.  Başvuruma rağmen bana koruma kararı vermediler.  Çocuklarımı geri istiyorum. Ve hemen bir koruma kararı istiyorum. Her şeyden önemlisi benim için koruma kararı. Ölmek istemiyorum. Kadın cinayetleri zaten politikleşti bu ülkede. Kadın cinayetlerine her gün bir yenisi ekleniyor. Ben o listede olmak istemiyorum. Bir an önce tedbir kararı alınmasını istiyorum. Çünkü artık M.S’den çıktı. On dört yaşındaki oğluma verildi bu karar. Yani ne zaman olsa zaten beni öldürecekler. Ben öldükten sonra devlet bana sahip çıkmasın. Ben bu ülkenin vatandaşıyım ve bu ülkenin kimliğini taşıyorum. Devletten bana sahip çıkmasını istiyorum.”

https://www.ilkhaber-gazetesi.com/yerel/adana-da-cocuk-yasta-evlendirilen-melek-ertekin-siddet-ve-olum-tehditleriyle-mucadele-ediyor-214023

Devamını Oku

ÇGD: ‘Basın Bayramı’ değil ‘Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’

ÇGD: ‘Basın Bayramı’ değil ‘Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), sansürün kaldırılmasının yıl dönümü dolayısıyla açıklama yaptı.

Açıklamada, “Abdülhamid istibdadını bitiren İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla sansürden büyük oranda kurtulan gazeteciler o günden bugüne iktidardaki veya iktidar dışındaki siyasi aktörlerin hep hedefinde oldu, bugün de olmaya devam ediyor. Dolayısıyla ülkenin içinde bulunduğu koşullar bugünü ‘Basın Bayramı’ olarak değil ‘Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’ olarak anmayı getiriyor” denildi

ÇGD’den yapılan açıklama şöyle:

“24 Temmuz 1908, Abdülhamid istibdadının son bulduğu, basında sansüre son verildiği, gazetecilerin ve gazetelerin hayatına daha iyi koşullarda devam edebildiği gündür ve ‘basın bayramı’ olarak kutlanmaya başlanmıştır.

Günümüzde sansür birçok şekliyle mesleğimizin tehdit eden çok yönlü bir unsurdur. Sansür sadece bir haberin engellenmesi değildir. Patronların siyasetle ilişkisi, gazetecilerin sendikasızlaştırılması, gazetecilerin kazanılmış haklarının her geçen gün yok edilmesi, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalıştırılması, haber yazdığında başına bir iş geleceği endişesi, hak ettiği halde basın kartı verilmemesi, davalar, soruşturmalar, tutuklamalar da sansürdür.

‘BİRLİKTE MÜCADELE ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ’

Türkiye, AKP iktidarı ile gazetecilik için belki de Abdülhamid döneminin ardından sansürün en çok uygulandığı ve kurumsallaştığı dönemi yaşamaktadır. Tesis edilen kurumlar, başkanlıklar, medya sahiplik yapısına doğrudan müdahaleler, çıkarılan sansür yasaları, tehditler ve gazetecilerin görevini engelleyen onlarca başka uygulama ve durum, sansürün görünür ve görünmez biçimleri olmaktadır ve halkın haber alma hakkını engelleyen bütüncül bir sistemin parçalarıdır.

Bu zor şartlar içinde onurlu şekilde mesleğini yapmaya çalışan tüm meslektaşlarımızın ‘mücadele gününü’ kutluyor, tüm gazetecileri ve halkımızı sansürün karşısında birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”

https://www.gazeteduvar.com.tr/is-arayanlar-ve-isverenler-kadikoyde-bir-araya-geliyor-haber-1708048

Devamını Oku

Sapık profesöre 10 yıl hapis

Sapık profesöre 10 yıl hapis
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ndeki skandal 14 Aralık 2019 tarihinde gün yüzüne çıktı. Aralarında fakülte çalışanı bir kadının da bulunduğu çok sayıda kız öğrenci Prof. Dr. Z.E.B. tarafından cinsel saldırı ve tacize uğradıkları iddialarıyla dekanlığa başvurdu. Birçok erkek öğrenci de Z.E.B’nin kendilerine galiz küfürler ederek haysiyet kırıcı davranışlar sergilediğini öne sürdü, hakaret ve tehdit şikayetinde bulundu. Dönemin E.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necdet Erdilek yakından ilgilendiği öğrencileri dinledikten sonra harekete geçerek 16 Aralık’ta ön inceleme komisyonu kurdu. ÜNİVERSİTE SKANDAL RAPOR HAZIRLAMIŞTI Ardından oluşturulan soruşturma komisyonunun raporunda ise tacizci profesöre methiyeler dizildi, “Bunca yıldır Z.E.B. hakkında ne cinsel istismar ne de hakarete bağlı en ufak bir suçlama ve şikayet gelmemiş olup, tam tersine teşekkür ve övgülerin geldiği bilinmektedir” ifadeleri yer aldı. Raporda, Z.E.B’nin eylemlerinin TCK’ye göre suç teşkil etmediği kanaatine varıldığı öne sürülerek, soruşturmaya gerek olmadığı görüşüne yer verildi. “DÜZENİ KORUMAK İÇİN DOKUNDUM” Dönemin dekanı Prof. Dr. Necdet Erdilek’le birlikte olayın peşini bırakmayan mağdur öğrencilerin avukatı Mustafa Çetin hukuk mücadelesini üstlendi. 10 öğrencinin şikayetçi olduğu dava İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı, cinsel taciz, hakaret ve tehdit suçlamalarıyla açılan davanın altıncı duruşması 18 Temmuz 2024 günü görüldü. Duruşmada sanık Z.E.B. ve avukatları ile mağdur öğrencilerin avukatı Mustafa Çetin ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı da hazır bulundu. Z.E.B. savunmasında, “Gürültüden düzeni korumak için uyarı amaçlı dokunduysam bunlarda hiçbir şekilde kastım cinsellik değildir” diyerek suçlamaları reddetti. CİNSEL SALDIRI SUÇUNDAN 10 YIL HAPİS CEZASI Mahkeme Prof. Dr. Z.E.B’yi suçlu buldu. Hakim, sanık Z.E.B’ye sarkıntılık boyutunda cinsel saldırı suçundan 4 mağdurun her biri için 2 yıl 6 ay olmak üzere toplam 10 yıl hapis cezası verdi. Diğer mağdurlara cinsel taciz suçlarından verilen cezalar önce paraya çevrildi, sonra hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlaştırıldı. Tehdit ve hakaret suçlarından ise bazı öğrencilerle uzlaşılması nedeniyle beraat kararı verildi. İYİ HAL İNDİRİMİ UYGULANDI, ALT SINIRDAN CEZA VERİLDİ Kararı değerlendiren mağdur öğrencilerin avukatı Mustafa Çetin, toplam 10 yıl hapis cezasının ertelenmediğini fakat sanığa iyi hal indirimi uygulandığını bildirdi. Kamu vicdanının kısmen rahatlatıldığını belirten Çetin, “Cezaların üst sınırdan verilmesi ve indirim uygulanmaması gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki müvekkillerimle görüşüp, kararı değerlendirdikten sonra gerekli itirazlarımızı yapıp yapmayacağımıza karar vereceğiz” dedi. TACİZ HÜKÜMLÜSÜ PROFESÖR ÜNİVERSİTEDEN ATILDI Öte yandan, Ege Üniversitesi yönetiminin, mahkeme kararına dayanarak Prof. Dr. Z.E.B’nin işine son verdiği öğrenildi. Ayrıca, sürecin başında üniversitenin soruşturma komisyonunda yer alan ve Z.E.B. hakkında soruşturmaya gerek olmadığını savunan, 2021 yılında da Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı olan Prof. Dr. Nazan Ersin de mahkeme hükmünün ardından SÖZCÜ’ye açıklamada bulundu. DEKAN SÖZCÜ’YE KONUŞTU Nazan Ersin, Z.E.B’nin açığa alınmaması ve soruşturmaya gerek olmadığı raporu yazmasıyla ilgili soruya, “Dört kişinin ifadesine dayanarak bir kişinin (Z.E.B’nin) hayatını çok olumsuz etkileyecek bir kararı kolayca verebilir misiniz? Yoksa konunun mahkemeye gitmesini mi beklersiniz? Arkadaşınızı soruştururken üç kişi geliyor olumsuz söylüyor, 6 kişi geliyor ‘Hiç böyle bir şey yok’ diyor. Siz bu kararı kolay verir misiniz, ben onu soruyorum. Yıllarca birlikte çalıştığınız arkadaşınızla ilgili öğrencilerin böyle bir tepkisinin sadece bu olaylara mı dayandığının iyice araştırılması gerekiyordu, anlatabildim mi” karşılığını verdi. “SADECE DÖRT ÖĞRENCİNİN SÖYLEMİYLE BÖYLE BİR KARAR ALAMAM” Ersin, “Cinsel saldırı ve taciz iddialarıyla ilgili niçin soruşturmaya gerek yoktur raporu verdiniz” sorusuna verdiği yanıtta ise “Benim görüşüm bu şekildeydi, raporda cinsel taciz var diyemem. Elimizde net veriler yoktu. Bu ağır bir suçlama. Sadece dört kişinin söylemleri üzerine böyle bir karar alamam. Ben bir karar mercii değilim, bazı şeylerin mahkemeye bırakılması gerekiyor. Adalete güveniyorum. Nitekim rektör hocamız da hocamızın (Z.E.B’nin) üniversiteyle ilişiğini kesti” dedi. “AYNI ŞEY OLSA YİNE AYNISINI YAPARIM” Ersin sözlerini, “Her yaptığım işin arkasındayım, hiçbir şey örtbas edilmedi. Doğru olanı yaptım, aynı şey olsa yine aynı şeyi yaparım, onu da belirteyim” diyerek tamamladı. OLAYIN PEŞİNİ BIRAKMAYAN EMEKLİ DEKAN DA SÖZCÜ’YE KONUŞTU Şubat 2021’de emekli olduktan sonra da öğrencilere destek vermeye ve adaletin tecellisi için mücadeleye devam eden dönemin dekanı Emekli Prof. Dr. Necdet Erdilek de mahkeme kararının ardından SÖZCÜ’ye yaptığı değerlendirmede şöyle konuştu: “Çok zor bir dönemdi. Gençlerimiz toplumsal gerekçelerle endişelendiler, çekindiler. Gelecek kaygısı yaşadılar. 84 öğrenciden 79’u bütünlemeye bırakıldı. Baskıya maruz kaldılar. Birçok öğrenci mezun olamama korkusuyla şikayetinden vazgeçti. Bu endişeyle beni arayan veliler oldu. Rektör öğrencilere sahip çıkmadı. Z.E.B. soruşturmanın selameti açısından açığa alınmadı, akademisyenliğine devam etti.” “KORKMAYIN, SUSMAYIN, MÜCADELE EDİN” “Ama adaletin yerini bulması için asla vazgeçmedim. Emekli olurken bir öğrencimiz, ‘Hocam siz gidince bizi kim koruyacak’ dedi. Çok duygulandım ve emekli olduktan sonra da mücadeleyi bırakmadım, mağdur öğrencilerimizi adalet için yüreklendirmeye çalıştım. Genç öğrencilerimizin, asistanlarımızın, hemşirelerimizin, öğretim üyelerimizin cinsel taciz vakasıyla karşılaştıklarında korkmamalarını, kesinlikle suskun kalmamalarını, gerekli mercilere şikayette bulunmalarını talep ediyorum. Rektörleri ve dekanları da bu konuda göreve davet ediyorum. Hepsi cesaretli olsunlar. Sapkınlıklara ve haksızlıklara karşı ancak böyle başarılı olabiliriz.” Uzun süre gündemde kalan olayla ilgili Ege Üniversiteleri öğrencileri sıklıkla eylem gerçekleştirmişti. Öğrenciler, “Üniversitede tacizci, tecavüzcü hoca istemiyoruz” pankartıyla protesto yürüyüşleri yapmıştı.

https://www.sozcu.com.tr/sapik-profesore-10-yil-hapis-p68204

Devamını Oku

Kadına şiddet durmuyor: Sokak ortasında vurdu

Kadına şiddet durmuyor: Sokak ortasında vurdu
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Alınan bilgiye göre, şüpheli Y.K, 100. Yıl Mahallesi’nde eski eşi C.T’nin evinin olduğu sokağa geldi. Burada aralarında çıkan sözlü tartışmanın ardından Y.K. eski eşi C.T’yi önce darbedip daha sonra belinden çıkardığı silahla ateş ederek yaraladıktan sonra kaçtı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin olay yerindeki müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılan yaralı kadının tedavisinin sürdüğü öğrenildi. Polis ekiplerinin şüpheli Y.K’yi yakalamak için başlattığı çalışma devam ediyor. Öte yandan Y.K’nin eski eşini silahla yaraladığı anlar bir iş yerinin güvenlik kamerasınca kaydedildi. Kayıtlarda, zanlının kadını darbettiği, daha sonra da tabancayla ateş ederek yaraladığı görülüyor.

https://www.odatv.com/guncel/kadina-siddet-durmuyor-sokak-ortasinda-vurdu-120055011

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için inceleyebilirsiniz.