Türkiye Cumhuriyeti’nin cinsiyet politikalarının 100 yıllık serüveni, Türk modernleşmesi, milliyetçilik, laiklik ve din arasındaki gerilimlerle şekillendi.** Cumhuriyet’in kurucu elitleri, Kemalist laiklik tarafından yasalar ve devlet kurumlarının sıkı denetimleriyle bir yandan İslam’ı merkeze alan birleştirici bir yaklaşım benimsedi, (1) diğer yandan, Sünni (Hanefi), Müslüman, laik Türk kimliği, ulusa birlik veren merkezi unsur haline geldi. (2) Ayrıca, dindar ve seküler kimlik sosyo-politik arenada rekabet halindeymiş gibi sunulsa da Kemalizmin, korporatizm, popülizm ve milliyetçiliğin kesişimini ideolojisinin temeli haline getirmesi, sağ muhafazakâr meydan okumaları absorbe etmeye çalıştı. (3) Böylece, bir yanda Kemalizm, diğer yanda Türk muhafazakârlığı ve İslamcılığı, modernleşmenin siyasi, ekonomik ve toplumsal sonuçlarını benimseyip, inançla şekillenmiş milliyetçilik gibi kültürel ve entelektüel sonuçlarını reddederek laiklikle ilişkilerini şekillendirdiler. Sonuç olarak, siyasi ve toplumsal kategorileri asimile eden bir kültür her iki kamp için de temel modern dayanak haline geldi(4) ve cinsiyet, cinsellik ve etnisite üzerine geliştirilen politikalar ideal değerlerin vücut bulmasına hizmet etti. (5) Kemalizm ile Türk muhafazakârlığı ve İslamcılığı arasındaki temel farklar, kültürel alanda benimsedikleri farklı değerlerin yanı sıra iktidar hiyerarşisindeki farklı konumlarından da kaynaklanıyor. Hükümetlerin cinsiyet politikaları sosyo-politik konjonktüre göre değiştikçe, feministlerin ve daha sonra LGBTİQ+ topluluğunun bu politikalara tepkileri ve sosyo-politik talepleri de daha belirgin hale geldi. Son 100 yıllık süreçte, önce feminist/kadın, daha sonra da LGBTİQ+ hareketleri cinsiyet politikalarının sınırlarını aşarak Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin daha etkin çoğulcu aktörleri arasında önemli bir yer edindi. Tüm bu siyasi ve sivil alandaki mücadelenin aktörleri arasındaki güç ilişkisi ve mücadelesini cinsiyet politikalarının aldığı konum açısından genel olarak üç dönemde tartışmak mümkün: Sessizlik, karşılaşma ve dayatılma. (6) Sessizlik dönemi: Cumhuriyetin kuruluşundan 1980’lere Osmanlı’nın son dönemlerinde, özellikle 1839 Tanzimat ve 1908 II. Meşrutiyet reformlarıyla kadınlara eğitim, miras ve evlilik alanlarında bazı haklar tanınmış ve kadınlar dernekler ve yayınlar etrafında toplanarak ve kamuya açık toplantılar düzenleyerek kamusal alanda aktif hale gelmişlerdi. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında milliyetçilerin öncelikleri ile kadınların eşitlik mücadelesi belli ölçüde örtüştüğünden Kemalist elitler Cumhuriyet’in çıkarlarını ilerletme çabası içinde kadınlara tek eşlilik, boşanma, seçme ve seçilme gibi bazı medeni ve siyasi haklar tanımakta tereddüt etmediler. (7) Kemalist seçkinler için cinsiyet ve cinsellik, hem milliyetçi projenin hem de Türkiye’deki ‘laik-İslamcı’ ayrımının somutlaşmış ve temel belirleyicisi haline geldi ve kadınlara statüleri, esas olarak ulusal projenin nesneleri olarak alenen verildi. (8) Milliyetçi Kemalist kadın çevreleri, bu yasal düzenlemeleri modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk’ün ve Kemalist elitlerin devlet feminizminin bir başarısı olduğu yanılsamasını yarattı. (9) Ancak aksine, Atatürk’ü ve Kemalist devlet elitlerini bu konuda harekete geçmeye iten esas olarak 19. yüzyılın sonlarından itibaren kadınların verdiği hak mücadelesi oldu. (10) 1946’da çok partili sisteme geçilmesi ve dünya düzeninin komünist-kapitalist bloklar arasındaki soğuk savaş ile şekillenmesiyle, laik devlet bürokratları komünizmi İslamcılıktan/muhafazakârlıktan daha büyük bir tehdit olarak addedip bu iki ideolojiyi komünizme karşı bir panzehir olarak konumladılar. İslamcılar da kendilerine izin verildiğinde bürokratik kurumlarla ittifaklar geliştirmeye istekli ve mutluydular. (11) Dönemin bu ittifakı devletin cinsiyet politikalarını doğrudan etkiledi. Bu dönemde kadınların Meclis’teki temsili azaldı, kamusal hayata katılımları modernleşmenin bir göstergesi olmaktan çıktı,(12) devlet politikalarından ders kitaplarına kadar pek çok alanda kadının asli görevi sadece anne ve eş olarak görülmeye başlandı. (13) 1940’lı ve 50’li yıllardaki kadın örgütlenmeleri genellikle Kemalist kadın dernekleri şeklinde oldu. Bu dernekler, Kemalist devlet ideolojisi doğrultusunda, yükselen sağ popülizme karşı modern ‘Türk kadını’ söylemini benimseyerek kadınların haklarını savundu. (14) Amaçları, modern ailelerinin ve uluslarının bakımını üstlenen kadınlar hakkında farkındalık yaratmaktı. (15) Bu dönemde kadınlar, kadın gelişiminden eğitime, hayır işlerinden savunuculuğa kadar çeşitli alanlarda çalışmalarını sürdürdüler. 1960’lardan itibaren Kemalizm’e rakip ideolojiler solculuk ve İslamcılık ortaya çıktı ve kırdan kente göç ile bu grupların içindeki kültürel ve sınıfsal yapı çeşitlendi. Bu gruplardaki kadınlar taleplerini dile getirmeye başladı. Zira, 1971 askeri müdahalesi olmasına rağmen 1970’lerin başından itibaren sol gruplar, sendikal hareketler ve demokratik kitle örgütleri sınıf, eşitlik ve hak mücadelesi gibi konularda devlete karşı eleştirileriyle muhalefeti şekillendirdi. Ancak, bunlar oldukça cinsiyetçi yapılardı. Bu durum, kadınlar arasında sınıf mücadelesinin cinsiyetçilik bağlamında tartışılmasına ve nihayetinde Demokrat Kadınlar Birliği ve İlerici Kadınlar Derneği gibi aralarında feministlerin de olduğu örgütlerin kurulmasına yol açtı.(16) 1960’larda üniversitelerde okumaya gelen ve kamusal alanda görünür olmaya başlayan Müslüman kadın öğrenciler Milli Selamet Partisi’nde de (MSP-Milli Selamet Partisi) aktif rol aldılar. (17) İslami feminizm tartışması 1979 İran Devrimi’nden sonra Türkiye’deki Müslüman ve İslamcı hareketlerin gündemine girmeye başladı. MSP’nin 1970’lerdeki yükselişi, 1960’larda yeraltı toplantılarına başlayan LGBTİQ+ hareketini de etkiledi. İçişleri Bakanı’nın 1974’teki koalisyon hükümetinde MSP üyesi olması LGBTİQ+ hareketi üzerindeki baskının artmasına neden olsa da her şeye rağmen hareket yeraltı faaliyetlerine devam etti. (18) Karşılaşma dönemi: 1980-2007 Devletin Kemalist bürokratları ile sağcı hareketin anti-komünist ittifakı, devlet laikliğinin açıkça İslami bir ton kazanmasına yol açtı. (19) 12 Eylül 1980 Darbesi’nin baskıcı rejimi siyasi ve sivil alanı tahrip etti ve özellikle sol hareketleri neredeyse tamamen bastırdı. 1980 darbesinden sonra kamusal alanda duyulabilen tek muhalif ses, eşitlik yanlısı ve şiddet karşıtı bir kamuoyu bilinci yaratmaya çalışan sol feminist kadınlarınkiydi. Protestolar, gösteriler ve kampanyalarla feminist temalar ana akım medya organlarında yer aldı ve döneme damgasını vurdu. Feministler cinsel özgürlük, cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet gibi konuları da gündeme getirdiler. (20) Kürtaj 1983’te resmen yasallaştı. (21) Feminist hareketin hem gücünü hem de meşruiyetini gösteren olaylar arasında 1986 Kadın Dilekçesi (22), 17 Mayıs 1987 Dayağa Karşı Dayanışma kampanyası yürüyüşü ve İstanbul Yoğurtçu Parkı Mitingi, 1989 yılındaki tecavüz ve cinsel şiddete karşı düzenlenen “Mor İğne” kampanyası sıralanabilir. Ayrıca, devletin kadınların cinselliğini kontrol etmek için kullandığı ve birçok kadını intihara sürükleyen en sert yöntemlerden zorla ‘bekâret kontrolü’ bu dönemde başlayan feminist çabalarla 1999 yılında Adalet Bakanlığı genelgesiyle kaldırıldı (23). Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz. NOTLAR: (1) Özyürek, Esra. 2006. Nostalgia for the Modern: State Secularism and Everyday Politics in Turkey. Durham, NC: Duke University Press. (2) Gözaydın, İştar. 2009. Diyanet: Türkiye Cumhuriyet’inde Dinin Tanzimi. Istanbul: İletişim. (3) Çiğdem, Ahmet. 2004. “Sunuş.” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce 5: Muhafazakarlık; 13–19. Istanbul: İletişim Publications. (4) Çiğdem, 2004 (5) Mutluer, Nil. 2008. Cinsiyet Halleri: Türkiye’de Toplumsal Cinsiyetin Kesişim Sınırları (ed.). Istanbul: Varlık Yayınları. (6) Bu değerlendirme daha kapsamlı bir şekilde şu yayında yer almaktadır: Mutluer, Nil.2023. “From Silent to Emphasized Gender and Sexuality in Turkey,” Modern Turkey’s Centennial, (Alpaslan Özerdem and A. Erdi Öztürk eds.), Edinburg University Press (7) Berktay, Fatmagül. 1998. “Cumhuriyetin 75 Yıllık Serüvenine Kadınlar Açısından Bakmak.” 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler/Bilanço 98, Ayşe Berktay Hacımirzaoğlu (ed.). Istanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 1-11. (8) Kandiyoti 1997; Arat, Zehra. 1998. “Kemalizm ve Türk Kadını.” 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler/Bilanço 98, Ayşe Berktay Hacımirzaoğlu (ed.). Istanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 199, 51–57; Berktay 1998; Kadıoğlu 1998; Altınay, Ayşe Gül. 2004. The Myth of Military-Nation: Militarism, Education and Gender in Turkey. Basingstoke, Hampshire: Palgrave; Sirman, Nükhet. 2004. “Kinship, Politics, and Love: Honour in Post-Colonial Context.” Violence in the name of Honor: Theoretical and Political Challenges Shahrzad Mojab and Nahla Abdo (eds.). Istanbul: Istanbul Bilgi University Press, 39–56; Sancar, Serpil. 2012. Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti. Istanbul: İletişim Yayınları; Mutluer 2008. (9) Tekeli, Şirin. 1998. “Türkiye’de Feminist İdeolojinin Anlamı ve Sınırları Üzerine.” Kadınlar İçin Yazılar 1977-1987. Istanbul: Alan Yayınları, 307-334. (10) Çakır, Serpil. 1994. Osmanlı Kadın Hareketi. Istanbul: Metis Yayınları. (11) Özkan Kerestecioğlu, İnci. 2004. “The Women’s Movement in the 1990s: Demand for Democracy and Equality.” The Position of Women in Turkey and in the European Union: Achievements, Problems, Prospects, Fatmagül Berktay, İnci Özkan Kerestecioğlu and Sevgi Uçan Çubukçu, Özlem Terzi, and Zeynep Kıvılcım Forsman (eds.). Istanbul: KA-DER Press, 75–97. (12) Sancar 2012 (13) Gümüşoğlu, Firdevs. 2013. Ders Kitaplarında Toplumsal Cinsiyet 1928-2013. Istanbul: Kaynak Yayınları. (14) Sancar 2012 (15) Çağatay, Selin. 2020. “Kemalist Feminizm: KadınHareketi Tarihinin Gözardı Edilmiş Bariz Gerçeği.” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce 10: Feminizm. Istanbul: İletişim Yayınları, 313-330. (16) Bağdatlı, Narin. 2020. “Feminizm ve Sol: Türkiye’de 1970’lerde ‘Kadın Sorunu.'” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce 10: Feminizm. Istanbul: İletişim Yayınları. 362-271. (17) Şefkatli Tuksal, Hidayet. 2020. “Türkiye’de İslami Feminizm.” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce 10: Feminizm. Istanbul: İletişim Yayınları, 216-223. (18) Biricik, Alp. 2014. A Walk on İstiklal Street: Dissident Sexual Geographies, Politics and Citizenship in Turkey. PhD Dissertation. Linköping: Linköping University Electronic Press. (19) Parla, Taha. 1986. “Dinci Milliyetçilik.” Yeni Gündem, May 19. (20) Şenol Cantek, Funda. 2020. “Türkiye Kadınlığı Keşfediyor: Elele, Kadınca, Kim.” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce 10: Feminizm. Istanbul: İletişim Yayınları, 126- 136. (21) Çokar, Muhtar, 2006. Dünyada ve Türkiye’de İsteyerek Düşüğün Yasal Boyutunun Etik Açıdan Değerlendirilmesi. PhD dissertation, Marmara University Institute of Health Sciences, Istanbul. (22) Tekeli 1998 (23) Parla, Ayşe. 2001. “The ‘Honor’ of the State: Virginity Examinations in Turkey.” Feminist Studies Spring 27 (1): 65–88. İlgili Makaleler Kadın Koalisyonu: ‘Deprem Bölgesinde Gökyüzünde Yas Havası Asılı’ 23 Ağustos 2023 Ekvador Halkı, Amazon’daki Petrol Sondajlarına ‘Hayır’ Dedi 23 Ağustos 2023 Lohusa Depresyonu: Anneliğin Kuytu Köşesi | #YükseltSESini Podcast | 11.08.2023 | 20 Ağustos 2023 Eşitsizlikte Eşitlenmek: Depremde Kadın Olmak 18 Ağustos 2023
https://esitlikadaletkadin.org/turkiyede-cinsiyet-ve-cinsellik-politikalarinin-100-yili/
Genç LGBTİ+ Derneği’nden ruh sağlığı uzmanlarına anket çağrısı