Eğitim İş Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Sabri Mutlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe dair bir açıklama yaptı. Şube binasında yapılan açıklamaya yönetim kurulu üyeleri de katıldı. Açıklamanın tamamı şöyle:
‘AKP EN BÜYÜK DARBEYİ KADIN HAKLARINA VURMUŞTUR’
8 Mart Emekçi Kadınların sömürüye, baskıya ve eşitsizliğe karşı öfkelerini haykırdığı mücadele günü olarak anılmaktadır. Ancak aradan geçen 166 yıla rağmen Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kez daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının gölgesinde kalmaktadır. İktidara geldiği günden bu yana Türkiye’deki demokrasi ortamını giderek daraltan AKP, kuşkusuz en büyük darbelerden birini kadın hakları konusunda vurmuştur. Kadına nasıl giyineceğini, nasıl güleceğini, ne kadar doğuracağını dayatan, dayatabileceğini düşünen zihniyetin yönettiği 2023 Türkiye’sinde karşımıza çıkan acı tablo şudur: Kadın cinayetleri giderek artmış, katillerin sadece takım elbise giydiği için ceza indirimleri alması, bu artışta hatırı sayılır bir rol oynamıştır.
‘TACİZLER KANIKSANIR HALE GELDİ’
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 66 kadın cinayetlere kurban gitmişken ardan geçen 21 yılda katledilen kadın sayısı 8 bine dayanmıştır. Kadına şiddet oranlarında, insanlığın utançtan boynunu bükeceği kadar büyük bir artış yaşanmıştır. Tehdit aldığını, canından endişe duyduğunu devletin kolluk kuvvetlerine bildiren kadınların bile katledilmesi, umursamazlığın acı göstergeleri olmuştur. Türkiye, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda OECD ülkeleri arasında ilk sırada gelmektedir. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 21,6 iken Türkiye’de bu oran yüzde 38’dir. Kadınların uğradığı tacizler ve cinsel saldırılar da maalesef artık kanıksanır hale gelmiştir. Tecavüzlere bile ‘Orada ne işi vardı?’ diye yorum yapan karanlık bir güruh türemiştir. 2023 Türkiye’sinde kadınlar, maruz kaldıkları cinsel saldırıları duyurup yargıya taşıyacakken bile hedef olmaktan korkar hale gelmiştir.
‘ADALETSİZLİK VE ÖLÜME KURBAN GİDİYORLAR’
Kadınları korumak bir yana, onları kendi iktidarı için tehdit olarak gören siyasi iktidar, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, kadınlarla erkekler arasında eşitliğin yaygınlaştırılmasını hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiştir. Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılması, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardımın yapılması, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılması gerekirken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidar, kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmuştur. Kadının yeri evidir diyen, onun dünyaya gelme amacının sadece çocuk doğurup yemek pişirmek olduğunu sanan çağdışı zihniyet, kadınların adeta hapsedildikleri evlerdeki emeklerini de değersizleştirmeye çalışmaktadır. Kadınlar sadece aile içinde değil iş yerinde de sömürüye, adaletsizliğe ve ölümlere kurban gitmektedir.
‘OKUMA ORANI İSTENEN SEVİYEDE DEĞİL’
2022 yılında adına kader dedikleri, fıtrat dedikleri sömürü düzeninde en az 108, 2023 yılının ilk iki ayında en az 30 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Ekonomik kriz en çok kadınları etkilemiş, kadın istihdamı azalmıştır. TÜİK’e göre de kadın işsizliği tüm işsizlik türlerinde en yüksek kategori olmaya devam etmektedir. Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,8 iken kadınlarda yüzde 12,9 olarak gerçekleşmiştir. Kadınlar iş hayatında da sürekli ayrımcılığa maruz kalmış, aynı işi yapmalarına rağmen kadınlar erkeklerden daha az gelir elde etmiştir. Böylesi bir çağdışılık ancak eğitim ve devletin doğru politikalar üretmesiyle son bulacakken hem eğitim hem de devlet politikaları bu hapsedilmeyi, bu görünmezliği körükleyecek şekilde dizayn edilmiştir. Kız çocuklarının okuma oranı istenen seviyeye gelmemiştir. Kız çocukları 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiş ve çocuk gelin, çocuk işçi sayısında artış yaşanmıştır.
‘900 BİN KIZ ÇOCUĞU EĞİTİM ALAMIYOR’
MEB’in okullaşma istatistiklerine göre 900 bine yakın kız çocuğu eğitimden uzakta. Okul çağında olan 866 bin kız çocuğu eğitimin dışında yer alıyor. TÜİK’in verilerine göre ise 15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız çocuğundan biri ne okulda ne de işte bulunmaktadır. Bu rakamlar buz dağının görünen kısmıdır. Okula gitmesi gereken yaşta kız çocuklarının hala gelin yapıldığı ülkemizde, ders kitaplarına dahi kadının toplumdaki rolünün evden ibaret olduğuna ilişkin çağdışı safsatalar girmiştir. Deprem bölgesindeki tüm yurttaşların temel insan hakları ihlal edilirken özellikle kadınlar ve çocuklar bu süreçten daha fazla etkilendi. Hatay’da, bir kadın, depremde evi hasarlı olduğu için 2 çocuğuyla birlikte evine dönmek zorunda kaldığı eski eşi tarafından üzerine uyurken kaynar su dökülerek yakıldı. Tek yaşayan kadınlara aile olmadıkları gerekçesiyle çadır verilmeyerek barınma hakları ihlal edildi ve ayrımcılık yaşadı. Güvenlik şüphesiyle çadır kentlerde kalmak istemeyen kadınlara güvenli alan sağlanmadı. Devlet ve kolluk kuvvetleri acilen bu güvenlik riskini ortadan kaldırmalı kadınlar ve çocuklar için güvenli alanlar oluşturmalıdır.
https://www.cagdaskocaeli.com.tr/haber/14154050/egitim-is-her-4-kiz-cocugundan-biri-egitim-alamiyor
Urfa’da kadın istismarında korkutan artış