Kadınlar, bölgede hizmet sağlayan bazı kamu kurumları ve belediyeler ile kadın örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve diğer sivil oluşumlarla da görüştü. Vakıf, geçtiğimiz hafta bu saha ziyaretlerindeki gözlem ve tespitlere dayalı bir rapor yayınladı. “Depremden Etkilenen Bölgede Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Mekanizmaları” başlıklı rapora göre, deprem bölgesinde çadırların resmi kayıtlara göre “aile adına” teslim ediliyor olması, aile içinde şiddete maruz kalan kadınların şiddet ortamından uzaklaşmasını engelliyor. Buna göre, resmi olarak henüz boşanmamış olmakla birlikte boşanma sürecinde olan ya da kendisine şiddet uygulayan kocasından deprem öncesinde ayrı yaşayan veya bu süreçte ayrı yaşamaya karar veren kadınlar, hâlâ aynı ailede oldukları varsayıldığı için çadıra ulaşamıyor. Bu kadınların çadır erişiminde yaşadığı zorluk, onları şiddet uygulayan kocayla, kocanın ailesiyle ya da kendi ailesiyle kalmaya mecbur bırakıyor. Bu durum, kadınların şiddete maruz kalma riskini artırıyor. Bunun yanında yalnız kadınlar ile ailesi hayatta olsa bile ailesiyle yaşamak istemeyen, bağımsız yaşamını kuran ya da kurmak isteyen kadınlar da çadıra ya da alternatif güvenli barınma hizmetlerine erişemiyor. Özellikle aynı çadır içinde geniş aileyle kalmak zorunda olan kadınlar psikolojik zorluklar yaşıyor. Bölgede destek sağlayan kişiler, bu koşullarda yaşamak zorunda kalan genç kadınların yoğun bir içe kapanma durumunu yaşadıklarını aktarıyor. Öte yandan çadır kentlerde ya da dağınık yerleşimlerde hem aile içinde hem de dışında cinsel şiddete ilişkin olası riskler konusunda da bir tedbir alınmadığı görülüyor. Kamu görevlisi: ‘Erkek şiddeti olmaz’ Raporda, şiddete maruz kalan kadınlara hizmet sağlamakla yükümlü kamu kurumları ve görevlileriyle ilgili gözlem ve tespitler de yer alıyor: “Erkek şiddetine maruz kalan bir kadının kolayca erişebileceği olası yetkili olan AFAD yetkilisi ve çadır alanlarındaki diğer kamu görevlileri gibi kişilerin, kadının ivedilikle ulaşması gereken bir kuruma nasıl gideceğine, kadını nereye yönlendireceğine dair bir bilgisinin olmadığını gözlemledik. Hatta bir kamu görevlisi böyle bir zamanda erkek şiddetinin olmayacağına kanaat getirdiğini belirterek soru sormamızı dahi yadırgadı.” Kadınların şiddete maruz kalması durumunda alınacak tedbirlerle ilgili bir ön çalışma söz konusu değil. Belediyeler de bu konu özelinde bir hizmet vermiyor. Raporu hazırlayan kadınların, kolluk görevlilerine dair gözlemi ise şu şekilde: “Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda donanımı olan, bölgedeki hizmet birimlerini ve buraların mevcut durumunu bilen bir kolluk görevlisiyle karşılaşmadık. Hatta çadır alanlarından birinde olası bir şiddet vakasında ne yapılacağını sorduğumuz kolluk görevlileri, AFAD yetkililerine durumun bildirileceğini söylediler. ŞÖNİM ve ALO 183 hattından bahsettiğimizde bu konu hakkında bilgilerinin olmadığını ifade ettiler.” Güvenlik riski hastalıklara yol açıyor Rapora göre, deprem bölgesinde kadınlar öncelikle ve acil olarak insani yardım, sağlık ve güvenlikle ilgili hizmetlere erişmeye ihtiyaç duyuyor. Bazı bölgelerde tuvaletin bulunduğu yerin, çadır alanlarının çok dışında ve karanlık olması nedeniyle kadınlar ve çocuklar için güvenli olmadığı ifade ediliyor. Elektrik konusunda yaşanan sıkıntı ve barınma alanlarında yeterli aydınlatmanın olmaması da kadın ve çocukların güvenliğini tehdit eden unsurlar olarak sıralanıyor. Acilen alınması gereken 13 önlem Mor Çatı’nın raporunda, şiddetle mücadelenin ertelenemeyeceğinin altı çizilerek, devletin bu konuda acilen atması gereken adımlar şöyle sıralanıyor: Bölgede yaşayanların insani yardım, sağlık ve güvenlikle ilgili ihtiyaçlarının, kişilerin toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, yaş, engellilik durumu, vatandaşlık statüsü ve bunlarla ilgili maruz kaldıkları her türlü ayrımcılık gözetilerek çok acil bir şekilde sağlanması, Çadır kentlerin vakit kaybetmeden kadınların ve çocukların kendilerini güvende hissedeceği şekilde düzenlenmesi, Çadır kentlerin gündelik yaşam pratiklerini sürdürebilmek adına düzenlenmesi; çamaşırhane, içme suyuna, tuvalet ve duş, elektrik gibi kaynaklara erişim sağlanması, Bölgede kadına yönelik şiddetle mücadele için var olan kurumların mevcut durumunu değerlendirip en kısa sürede ŞÖNİM, sığınaklar, ilgili kolluk birimleri, aile mahkemelerinin en az depremden önce olduğu kadar ulaşılabilir olması, Çadır kentler ve depremden etkilenen kadınların yaşadığı diğer alanlardakiler de dâhil olmak üzere tüm görevlilerin şiddete maruz kalan kadın ve çocuklara sunulacak hizmetlere, izlenmesi gereken protokole ilişkin açık, net ve duruma göre sürekli yenilenen prosedürlere ilişkin donanım sahibi yapılması, Deprem sonrası bölgede olası kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı durumlarına ilişkin her türlü riskin tespit edilmesi ve bu risklere ilişkin önleyici çalışmaların ivedilikle başlatılması, Deprem öncesinde maruz kaldığı şiddet nedeniyle ilgili birimlerden destek alan ve depremden etkilenen kadınların tümünün durumuna ilişkin izleme çalışması yapılıp ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve özellikle 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma ve gizlilik kararı olan kadınların bu süreçte güvende kalabilmesi için danışmanlık sağlanması, Bölgede yaşayanların cinsel sağlıkla ilgili bilgi alabilecekleri birimlerin kurulması, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonları ve gebeliği önleyici yöntemlerin ücretsiz olarak sağlanarak yaygınlaştırılması ve gebeliğini sonlandırmak isteyen kadınlara ivedilikle hastane yönlendirmesi yapılması, Bölgedeki mevcut birimlerde çalışan personelin de depremden etkilendiğini ve insani yardım, sağlık, güvenlik ve psikososyal ihtiyaçların bütününün bu kişiler için de geçerli olduğunu hatırlayarak personelin iyilik halinin gözetilmesi, gereken durumlarda yeni görevlendirme ve rotasyon sağlanması, Çadır kentlerde çocuklar için kreş ve oyun alanlarının yaratılarak çocuk alanında uzman devlet personelinin bu alanlarda görevlendirilmesi ve çalışmanın laik, bilimsel ve pedagojik gelişimlerine uygun yürütülmesi, Çocukların tümünün hiçbir ayrım gözetilmeksizin eğitim ve psikososyal destek ihtiyaçlarına erişiminin sağlanması, Kadınlara ve çocuklara verilecek desteklerin ana dillerinde sunulması, mümkün olmadığı durumlarda çevirmen desteğinin alınması, Deprem sonrası yaşanan yoğun iç göç sonrası kadınların durumunu, ihtiyaç duydukları destekleri ve göç edilen bölgelerde yapılması gerekenleri tespit edip, sadece depremden etkilenen bölgede değil, Türkiye’nin her yerinde geçerli olacak bir kadına yönelik şiddetle mücadele acil eylem planı hazırlanarak uygulamaya konulması. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
https://esitlikadaletkadin.org/kadinlar-siddet-failleriyle-ayni-cadirda-kalmaya-mecbur-birakiliyor/
18 Haziran’dan depremzede trans+’lara endokrinoloji danışmanlığı